En az rastladığınız yırtıcılar onlar. Ama haklarında en çok efsane duyduğunuz da keza onlar! Esrarengiz kuşların ya da kısaca BAYKUŞların dünyasına hoşgeldiniz!
130 u aşan türüyle baykuşlar yerkürenin nerdeyse her noktasına (Kutup dairesinden Arizona Çölüne, Amazondan Ceyhana kadar düşünebildiğiniz hemen her alan) dağılmışlardır. Bu familyadaki kuşlar 15 cmden 75 cm ye kadar değişen büyüklükteki fertleriyle yırtıcıların en olağandışı üyeleridir.
Her ne kadar yırtıcı parantezi altında incelenseler de baykuşlar, gece müddetince avlanmaları ve besinlerini hızlarıyla değil de çok gelişmiş duyu sistemleriyle avlama kabiliyetleriyle diğer yırtıcılardan ayrılırlar.
Besinleri söz konusu olduğunda baykuşların favori menüsünü genelde küçük memeliler ve kemirgenler oluşturur. Tüm bunların yanına küçük kuşları orta büyüklükteki memelileri ya da böcek ve balıkları da eklersek yanılmış sayılmayız. Aslında farklılıklarını sayarken bir eksiklik de su yüzüne çıktı: Baykuşlar hem farklı avlarını, farklı yollarla, farklı zamanlarda avlıyor; hem de onları farklı bir biçimde mideye indiriyorlar! Bu karışık cümleyi Türk Dil Kurumu standartlarına indirgemek için bir örnek versem aslında hiç fena olmayacak!
Bir uludoğan gördüğünüzü farzedelim (Zaten bu nadir kuşu görme olayını da büyük bir olasılıkla farzetmekle sınırlı kalacaksınız!) Birden altından geçen bir sığırcık sürüsüne daldı ve ordan geçen onbin küsür kuştan birini bilmemkaç km hızla fırlayarak kaptı. Alçaldı, alçaldı ve telefon direğinin ucuna kondu. Pençelerindeki sığırcığı keskin gagasıyla parçaladı ve artık sığırcığı oluşturan dokular her tarafta! Büyük kısmı da doğanın sindirim sisteminde. ªimdi öykümüze şöyle yön verelim: Eymirde kıt kanaat geçinen bir Kulaklı Orman baykuşu saat 21:40 civarlarında midesinin sesini dinledi ve etrafı gözden geçiriyor. Tam karşı çamın altından sesler gelmeye başladı. "Bir orman faresi dolanıp duruyor", diye içinden geçirdi bizim görmüş geçirmiş baykuş. Yavaşca hareketlendi, kanatlarını açtı,usul usul kanatlarını çırptı ve fare daha ne olduğunu anlayıp duyamadan pençede... Ve fare bir bütün olarak baykuşun boğazından geçiyor... Hikayemiz belki pek edebi değil ama anafikri açık, "Fareler bütün yutulunca daha lezzetli oluyo" Pardon frekanslar karışmış olmalı! Anatomik yapılarıyla, (yumuşak telekler) keskin duyma ve görme duyularıyla baykuşlar avlarını hızlarıyla değil becerileriyle elde ederler. Ne var ki başarı oranları çok yüksektir. Aslında hikaye devam etse hiç fena olmaz. Uludoğan kursağından geçen et parçalarını hissedip söyle düşündü:"Üff yine orta kalite sığıcık eti. Nerede o eski çamurcunlar, tahtalılar...Gidip kendime bir maden suyu bulsam fena olmayacak , kursaklarım bayram etsin. Fakat baykuşun böyle problemleri yok; çünkü kursak diye birşeyi yok. Tabii durum böyle olunca farenin tüyleri kemikleri nasıl atılacak..Bittabi peletle: Pelet baykuşların saptanmasında kullanılacak en önemli araçtır. Baykuşun sindirimini zorlayacak kemik tüy gibi nesneleri kusarak atmasıyla oluşan pelet, bir anlamda sık ağaç dallarıyla bütünleşmiş bu kuşları bulmamıza yarayan bir pusula görevi görür.Türkiye deki başlıca baykuş türlerine geçmeden önce bazı noktaları belirtmek de yarar var.
Baykuşlar sanılanın aksine gündüz de görür.
Yuvalarına yaklaşmak sadece etik açıdan değil ayrıca sağlık açısından da sakıncalıdır!
Ülkemizdeki Türler
Şimdi sırada ülkemizi bizle paylaşan baykuş türleri var.
İshakkuşu: Ülkemizin en küçük baykuş türü olup (19 cm) böcekle beslenir. Kışın güneye yolculuk eden bu tür park bahçelik alanlarda geniş yapraklı ağaçlı bölgelerde yaşar.
Küçük ishakkuşu : Aslında bu türü ishak kuşundan ayırabilirseniz bravoyu haketmiş sayılırsınız. GD Anadolu da yaşayan bu tür, ishakkuşundan 1-2 cm büyükçedir, bazen küçük kuşlara da saldırır ve kukumavdan görünüş olarak tek farkı yan duruş da kukumavdan daha sarı görünen kanat çizgisi ve önden bakıldığında dik değil de paralel görünen kısa çizgili tüylerdir.
Kukumav (23-25cm): Ülkemizin her yerinde ( Karadeniz sahil şeridinde daha az olmak koşuluyla) özellikle kumluk taşlık harabe bölgelerde, köy evi, baca ve elektrik trafolarında bulunurlar. Başlarındaki kulak tüyleri farkedilemediğinden kelaj görünürler. Gece gündüz aktif olup yem arar; kuş,böcek ve sürüngenleri tercih ederler. Naçizane deneyimlerim seslerinin bebek ağlamasıyla kedi miyavlaması arasında olduğunu gösteriyor.
Kulaklı orman baykuşu:(31-36 cm) Eymire gidip de onları görmemek mümkün mü! Kış aylarında gruplar oluşturup ağaçlarda tüneyen bu tür, tehlike,kamuflaj ve alarm anında kulak tüylerini havaya diker. Açık alanları gören ağaçlı bölgeleri kendilerine üs seçerler ve kullanılmış eski yuvaları kullanırlar.
Kır baykuşu (34-40): Açık kırlarda yaşar . Yerde yuva yaparlar ve de gündüz de aktiftirler. İngilizceleri short eared owl dur ancak boyutları long eared türünden büyüktür.Tüyleri sırtında kahverengi üzerine beyaz benekli , alt bölümler soluk. Eşler arasında kulaklı da olduğu gibi yine fark yok.
Peçeli Baykuş (33-38 cm): Peçe tüyleri çok belirigin olup tüy rengi beyazdan açık kahveye kadar varyasyon gösterebilir. Bu özellikleri onların en fotojenik baykuş türü olmalarını sağlamıştır.Ansiklopedilerde avlanan baykuş resimlerinden bir çoğu peçelilere aittir. Gözleri oyuncak ayılarınki gibi siyah bir nokta olarak görünür. Kırsal evlerin üst katları , az ağaçlı araziler favori yerleridir.Hazır yuvaları kabul ettiğine dair kayıtlar vardır.Yüz şekli tipiktir.
Alaca Baykuş (37-43 cm):Yapraklı ve karışık ormanlarda yaşar.Yıllanmış meşeler onun için iyi bir yapı özelliği taşır. İnsanla barışık yaşar.Gövde tuyleri enine ve boyuna cizgilerle alacalanmıştır.
Balık Baykuşu (50-58 cm): Eğer nesli tükenmemiş ise ülkemizin en nadir raslanabilen kuş türüdür. Bir zamanlar Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin yakınlarındaki yarı ağaçlık arazide ürediği belirlenen bu tür, kaya başlarından gözetlediği balık ve su canlılarıyla beslenir. Bazen alçaktan su üstünde arama yaptığı da olur. Kayıtlara fazla geçemediğinden tahminler vasıtasıyla taksonomiye girmiştir. Örneğin tam tanımlanmış bir ötüş şekli yoktur.
Puhu (60-75 cm): Baykuşlar aleminin kesin hakimidir. Harbi delikanlıdır. Sanılanın aksine Aynalıdan önce erkekliğin kitabını yazmışsa da Televolelere uyum gösteremediğinden şöhreti azalmıştır!Kendisinden büyük avlara (küçük bir geyik!) bile saldırır.Bir oturuşta bir kuzuyu mideye indirebilir. Bölgesinde yırtıcıya tahamülü yoktur. Rahatlıkla çakır,doğan hatta kartallarla dalaşabilir. Kayalık taşlık arazi ve sık ormanların olgun yaşlı ağaçlarını yuva için seçer. Yuvalarına ulaşmak pek mümkün değildir. Heybetli vücudunu alarm durumunda gösterime girdirir. Turuncu irisleri , iri vücutları, haşmetli duruşlarıyla şah kartal ve kara akbabayla kuşlar aleminin (en azından Türkiye aleminin!) en oturaklı üyeleridir. Martılar, kirpiler, sıçanlar, orman horozları menüsünün nadide seçenekleridir. Bazen şehirlere girdiği olur. ( bkz Ekşioğlu Süleyman,Trabzon; Demirci İkbal,Erzincan) Bir gözlemci puhu görüp de tanımlayamıyorsa mesleği bırakma zamanı gelmiştir.
Tüm bu türlerin yanında ülkemizde çeşitli kaynaklar Kuzey Doğu Anadolu da ve bazı korunmuş yerlerde (Kızılcahamam vs.) Paçalı baykuşun yaşadığını anlatmaktadır. Barbaros Demirci _________________