Fikret, hayatını gemilerde tayfalık yaparak geçirmiş, ‘her limanda bir sevgili’ felsefesiyle yaşamış ve nihayet yerleşik bir hayatta karar kılıp İstanbul’a yerleşmiştir. Zenginlik hayalleri kuran, at yarışlarından bir gün çok büyük servet kazanacağını düşleyen Fikret, semtin ganyan bayiinin daimi üyesidir. Geçmiş hayatının alışkanlıklarından kopamadan aylak bir hayat süren Fikret, yaşadığı semtteki kilisenin rahibi Artin’in Vatikan’a gitmesini fırsat bilerek kilise imkânlarını kullanmaya başlar. Kilise mahzenindeki pahalı şarapları satarak yolunu bulur, geceleri de gizlice girdiği Artin’in odasında kalır. geri kalan vaktinin çoğunu ya ganyan bayiinde at yarışı oynayarak geçirir ya da hayattaki tek hayranı Asım’la takılır. Kilisenin yanındaki oto yıkama-yağlama servisinde çalışan saf bir genç olan asım, hayatı Fikret’ten öğrenmeye çalışır, onun bir dediğini iki etmez. gerçi bu durum onu bazen zor durumlara da sokar, ama bir baba gibi gördüğü Fikret uğruna her sıkıntıya göğüs gerer. Fikret ve Asım hayatlarına böyle devam ederlerken, günün birinde hayatlarını değiştirecek bir fırsatla karşılaşırlar.